Başörtüsü modaya kurban mı ediliyor?

01.02.2014 10:35
Son zamanlarda popüler olan moda programlarına tesettürlü yarışmacılar da katılıyor. Bu elbet herkesin kendi tercihi ancak podyumda başörtülü anlamak katı şu denli kişioğlu için şaşırtıcıydı.
Jüri üyelerinin 'tesettür'ün ne olduğuyla ait yorumları ise en az yarışmacıların tavırları kadar ilginçti.
 
Bu elbette ferdî bir tercih. Her kucak kendi bacağından asılacağı için 'podyuma çıkmalı mı, çıkmamalı mı?" kadar bir soruyu tartışmaya açmaya niyetimiz yok. fakat sutaş bir asıl ki, başörtülü körpe bir kız moda programında podyuma çıkarsa, tesettürün gereklerine oranlı giyinmezse ya da bir öz bahçesinde kolaylıkla tavırlar süresince görülürse fatura parçalanmamış başörtülü kadınlara kesiliyor: "Bak bu başörtülüler bile böyle. Bunlar kabilinden mümin olacaksam on paralık lüzumlu yok, cenabıhak kalplere bakar." kabilinden cümleler alabildiğine gidiyor. İslam'ı saymak ve takip etmek istemeyenler, üşengeçliklerine maalesef bazılarının yaptıkları hatalar üzerinden bahane bulabiliyor. fakat bu bahanelerin yalan kadar üremesine sebebiyet lütfetmek de dümdüz bir yer değil. şayet örtünmek hayatınızda hususi bir mevzi teşkil ediyorsa, o gün konuşurken, oturup kalkarken dü defa düşünmeniz lazım. 
 
Tüm bunları son zamanlarda pop olan moda programlarından birinde başörtülü jön kızlara rastlayınca dile sağlamak istedim. Eminim podyumda başörtülü sahne olmak dayanıklı iyi kişioğlu için de mucize olmuştur. fazlası tasa uyandırmış olmalı. söz gelişi jüri nite tefsir yapacak? yarışmacı ne diyecek? Kıyafetlerini nasıl seçecek, ne mağazaları yeğleme edecek? renk uyumları, abartmalı detaylar, fırfırlar, şifonlar, önü bariz ayakkabılar, pembe babetler vs. Bakalım neler olacak? 
 
Ünlülerin modacısı olarak tanınan Nur Yerlitaş, ikoncanların bir numaralı ismi İvana Sert, kendini her fırsatta terzihane yamağı olarak tanıtıcı Barbaros Şansal'ın başörtülü hanımefendilere yaptıkları eleştiriler başka yarışmacılarla kıyaslanınca enikonu artı sayılırdı. Onlardan aşırı dilini esirgemeyen jüri, başörtülü yarışmacıları elan saf bir perdeden eleştirdi. doğrusu bu tavırlar karşısında kâinat katı hoşnut kalmış. Bana bakarak bu tavrın altında mesture bir yüzey katarakt anahtar var. münasebet böyle kırmadan yorum yapmaya çalıştıklarını görmek şu denli müşkül değil. 'Dur bakalım, moda güya yakında size öğretelim, mukaddema A harfinden başlayalım kızım' mantığı ile hareket ettiler. 
 
Diğer yarışmacıların 'hayır benim tarzım bu' kadar kendini defans refleksleri başörtülü yarışmacılarda üzere yok. tersine 'ben bile bu pantolonu ne giysem niteleyerek size soracaktım, fikirleriniz benim için mebzul değerli' tarzı bir öğrenci edası takınmış durumdalar. 
 
"Gerçek tesettür işte böyledir!?" 
 
Nur Yerlitaş'ın 'İşte hakeza müphem olunur!" yorumu karşısında ne düşüneceğimi bilemedim. Barbaros Şansal'ın yarışmacılardan birinin bluzunu eleştirirken kullandığı "Ben fen terziyim bu kıyafet senin tamam üst hatlarını gereğinden zait öne çıkarıyor." hepsi müsabık için umulmayan bir durumdu. sahi uygulayım terzi olduğu için mi böyle bir versiyon yaptı, yoksa örtünmenin böyle sıkı kıyafetlerle olmayacağını mı anlatmaya çalıştı? 'Senin üstüne görev değil' diyesim var amma ona böyle cümleler kurması için büzük veren bile kabahat. 
 
Başka bir yarışmacının enjeksiyon takmadan serbestçe takılmış sal eşarbı en fena maruf parçalardan biriydi. İvana ters o derece beğendi ki, 'bunu ben da kullanabilirim' dedi. Başörtüsü, kolye, yüzük kabilinden bu kadar okkalı basitleştirilip aksesuara dönüştürülürse 'siyasi simge' olarak algılanması alışılagelen gayrimümkün mı? hâlbuki örtüyü bir insana, ne siyasi otorite, ne bile farklı bir nesne taktırır. insan fakat kendi isterse örtünür. Zorla örtünen bile en nihayetinde bir güneş sıyrılıp kurtulur bu durumdan. "Gerçek tesettür işte böyledir" yorumu yapan Barbaros Şansal'a yarışmacının 'evet öyle' demesi ise nutkumun tutulduğu son noktaydı. aslında jön kızların niyeti pis değil. Dizilerle sosyal değerlerimizi devşiren medya, başörtüsünü moda olarak toplamak için bu kızları kullanıyor. 
 
Yarışmanın en gülünç tarafı ise kalburüstü kâin başörtülü yarışmacıların 'umarız model olursun, burada birçok tesettürlü hanımefendiyi temsil ediyorsun şunca majör sorumluluğa sahipsin.' niteleyerek pohpohlamaları idi. Kime ne üzere bir tıpkısı olmaları gerekiyor? ki kimi simgeleme ediyor? İnsanların şahsi tercihleri kendi muaf dairesidir, ama birilerinin televizyona çıkmış, bir kimlik belgesi üzerinden cesim bir kitleye ibret vermeye çalışması tam bir ironi. Yarışmacının 'bu benim tercihim, kimseye sistem çıkmak kabilinden bir iyon altına giremem' demesini bekledim. Fakat, jüri ne dese başını sallayan hanımefendilerden böyle bir tavır göremedim. 
 
Başörtülerde desen bunalımı 
 
Başörtüsü dair dalgalı arttıkça desen konuşu anbean daha sonsuz özen çekiyor. kimi desenler insanda bir nevresimin başörtüsüne dönüştüğü hissi uyandırıyor. renkler ayrı bir dert. Bu denli yaşayan ve balkı rengi bir başörtüde karşılaşmak benimsenilmeyen olabiliyor. Başörtüler şöyle böyle bir kabareyi andırıyor. sanki daha renkli olursa henüz görklü olacak gibi. boyama kitabı gibi başörtüler kullanmak, ne denli beğenilen ve ılımlı olsa da sırıtan bir görüntüye saika oluyor. Bu konuda esasta siyasetçi eşleri örnek alınabilir. Emine Erdoğan bir stil danışmanı ile çalışmaya başladığında danışmanın ilk işi, mülevven örtüleri katlayıp sıyırmak olmuştu. çünkü şu denli nitelik ifadenin bütünlüğünü bozan bir şey. temel absürt manzara ise tanınmayan tasarımcılar aracılığıyla hazırlanmış eşarpların takılması. Aslanlı, kaplanlı vamp desenler türkçesi örtünen bir hanımda ironik duruyor. O eşarplar zaten başörtüsü edinmek için tasarlanmadı. keşke bu konuda ısrarcı olmayı bıraksak. yalnız marka sevdası birtakım hanımları o kadar sarmış durumda ki güldürücü olsalar da aynada bunu göremiyorlar.